Ana Manşet Reklam

Güncel

FETÖ'nün sözde imamından Amiral'e "öldür" emri

İzmir'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında, gizli tanık "Kuzgun" olarak ifade veren ve mahkemede kimliğini açıklayan tutuklu sanık eski Amfibi Deniz Piyade Tugay Komuta

9 Mart 2017 Saat: 21:57
FETÖnün sözde imamından Amirale öldür emri
FETÖ'nün sözde imamından Amiral'e "öldür" emri

İzmir'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe  girişimine ilişkin soruşturma kapsamında, gizli tanık "Kuzgun" olarak ifade veren  ve mahkemede kimliğini açıklayan tutuklu sanık eski Amfibi Deniz Piyade Tugay  Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız, örgütün sözde imamlarından "İhsan"ın 15  Temmuz gecesi kendisini arayarak, "Birliğini dışarı çıkart, ölmeden öldür."  talimatı verdiğini öne sürdü. 

İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince, Aliağa Ceza İnfaz Kurumu  Kampüsü'ndeki salonda 270 kişinin yargılandığı davanın duruşmasına bazı tutuklu  ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.

Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmada  tutuklu sanık Yıldız, soruşturma aşamasında "Kuzgun" kod adıyla gizli tanık  olarak ifade verdiğini, darbe girişimi planından önceden haberdar olduğunu, örgüt  tarafından kandırıldığını belirterek, olanlardan duyduğu pişmanlık nedeniyle  etkin pişmanlık yasasından yararlanmak istediğini mahkeme heyetine iletti.

Gizli tanık olarak verdiği ifadenin mahkemece kabul edilmesini isteyen  Yıldız, gerçek kimliğiyle emniyet ve cumhuriyet savcılığında verdiği ifadesinin  gerçekleri yansıtmadığını, sanal olduğunu savundu.

Yıldız, "Darbenin arkasında Fetullah Gülen'in olduğuna ilişkin ilk  ifade verenlerdenim. Varolmaya çalışan bir milletin amiral yaptığı bir Anadolu  çocuğuyum. Cezadan kurtulmak için değil, dini duyguları istismar edilerek  kandırılan biri olarak kabul edilmek istiyorum. 15 Temmuz gecesi olayları  değerlendirdikten sonra darbe girişiminin başarısız olduğunu kesinleşmeden teslim  oldum. Takdirimi, kalkışmanın bitirilmesi yönünde verdim." dedi.

FETÖ ile 1990'ların başında Ahmet Ç. isimli subay aracılığıyla örgüt  mensuplarının kaldığı bir evde tanıştığını, evde yapılan sohbetlerde örgüt  elebaşı Fetullah Gülen'in kitaplarının okutulduğunu, Gülen'e ait kasetlerin  dinletildiğini ve videolarının seyrettirildiğini anlatan sanık Yıldız, örgüt  mensuplarının gerçek isimlerinin sorulmaması için uyarılar aldığını, herkesin  birbirini kod ismiyle tanıdığını, o günün şartlarında bunu sorgulamadıklarını  ancak neden böyle davrandıklarını şimdi daha iyi anladığını savundu.

Çocuğunu, örgüte ait olduğu gerekçesiyle kapatılan Nokta Koleji'ne  gönderdiğini kaydeden sanık Yıldız, 17-25 Aralık sürecinin ardından örgütün, FETÖ  üyelerinin birbiriyle görüşmelerini azalttığı, Gülen'in kitaplarını toplattırdığı  ve sohbet sayılarının azaltılması gibi çeşitli tedbirleri aldığını, hükümete  yakın kimselerle temas kurulmaması ve onlardan uzak durulması gibi talimatlar  verdiğini ifade etti.

Harp Akademisi sorularını örgüt üyeleri vermiş

Harp Akademisi sınavlarından önce "Remzi" kod adlı örgüt mensubunun  genel kültür sorularını kendisine verdiğini itiraf eden Yıldız, göreve  başladıktan sonra İstanbul'dan İzmir'in foça ilçesine tayinle geldiğinde örgütte  "Abi" olarak tabir edilen bir kişi tarafından kendisine "Tufan" kod ismini  verildiğini, örgütte 10 yıldan beri bu isimle bilindiğini, bu davanın sivil  tutuklu sanıklarından HASAN Coşkuner'in "İhsan" kod ismini kullandığını, bu  kişinin darbe girişiminin planlandığı Ankara'daki villada yapılan toplantılara  katıldığını, Coşkuner tarafından kendisine verdiği tablette yüklü bulunan, iki  aşamalı şifreyle girilen "VPN" ve "Viber" programı üzerinden haberleştiğini,  talimatları buradan aldığını ve örgütün kriptolu haberleşme programı "ByLock"u  ihtiyaç duymadıklarından kullanmadığını öne sürdü.

"Gizli tanık olarak verdiğim ifademin arkasındayım"

Eski Ege Deniz Bölge Komutanı Tuğamiral Süleyman Manka'nın da darbe  girişimi öncesinde "İhsan"ın evinde görüşme yaptığını ileri süren sanık Yıldız,  "Hain değilim, bana hain diyenler (Örgüt mensuplarını kastederek) FETÖ nedeniyle  TSK'dan ya da kamudan atılan binlerce insanı, annesiz babasız kalan çocukları,  eşsiz kalan hayat arkadaşlarını ve Türkiye'de neler olduğunu iyi düşünsün. Ben de  bunların hainliklerini olaylar sona erdikten sonra gördüm." ifadelerini  kullanarak, "Kuzgun" kod adıyla gizli tanık olarak verdiği ifadesinin arkasında  olduğunu bildirdi.

Darbe için 2 tarih belirlenmiş

Sanık Yıldız, ifadesinde, örgütün sözde "Hava Kuvvetleri imamı" Adil  Öksüz'ün Ankara'da Çukurambar'daki bir villada darbe girişiminden önce TSK'dan  ihraç edilen Koramiral Ömer Faruk Harmancık, Tuğamiral Sinan Sürer, bu davanın  tutuklu sanıklarından Albay Hakan Bıyık ile "İhsan" kod isimli Hasan Coşkuner ve  ismini bilmediğim birçok kişiyle toplantı yaptığını öne sürerek, şunları anlattı:

"Villa içerisinde çalışmalar devam ederken, namaz vakitlerinde villa  içerisindeki herkes abdest alıp namaz kılıyordu ancak farzları oradaki sivil bir  şahıs kıldırıyordu. Bu şahsın 15 Temmuz sonrası görsel ve yazılı medyada çıkan  haberlerden gördüğüm kadarıyla TSK'da 'Havacı imam' diye adı geçen Adil Öksüz  olduğunu anladım. Bu şahıs villaya girdiğim ilk gün olduğu gibi diğer günlerde de  sürekli olarak villanın diğer katlarını da gezerek, villada bulunan ve yapılacak  olan askeri darbeyle ilgili çalışmaları yürüten diğer örgüt mensuplarıyla  görüşmeler yapıyordu. Öksüz, benimle birebir görüşmedi. Sadece Harmancık'la  yaptığı konuşmalarını duyuyordum. Öksüz'ün darbe planının bitmek üzere olduğu,  birkaç unsurun eksik kaldığını, bunların tamamlanacağını, Gülen'e  onaylatılacağını söylediğini duydum. Öksüz darbe planını Gülen'e yazılı olarak  değil, planı ezbere sunacağını söylüyordu. Villada, eksikliklerin giderilmesi  halinde darbe planının 15 Temmuz'da, aksi halde 22 Temmuz'da devreye sokulacağı  konuşuldu. Tarih konusunda kararsızlık vardı ancak iki tarihte de, darbe planı  saat 03:00'te devreye sokulacaktı."

Adil Öksüz'den "Şeytanı içimize karıştırmayalım" telkini

Sanık Yıldız, villadakilerin darbe planının başarılı olmaması halinde  nelerin yapılacağı ve halka rağmen söz konusu silahlı darbe girişiminin başarı  ile sonuçlanamayabileceği görüşü dile getirildiğinde Öksüz'ün telkinlerde  bulunarak, "Bu tür olumsuz düşüncelerle şeytanı içimize karıştırmayalım. Allah'ın  yardımı ile bu iş olumlu sonuçlanacaktır." dediğini savundu.

Öksüz ile Sürer ve Harmancık'ın kendisine 15 Temmuz gecesi darbe  yapacaklarını ve yönetime el koyacaklarını söylediklerini, kendisine de Tümamiral  Aydın Şirin, Tümamiral Hasan Nihat Doğan, Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral  Hasan Uşaklıoğlu ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Serdar Dülger'in  derdest edilmesi ile İzmir'deki Türk Telekom Müdürlüğünü kontrol altına alma  görevlerinin verildiğini, bunu nasıl yapacağını sorduğunda kendi bölüğünde yapı  ile irtibatlı uzman personelin isim listesinin verildiğini kaydeden sanık Yıldız,  ifadesini şöyle sürdürdü:

"Amiraller ve İzmir Türk Telekom Müdürlüğünün nasıl kontrol altına  alınacağına ilişkin bilgim yoktu. Harmancık bana, 'Türkiye'de sıkıyönetim ilan  edip, sokağa çıkma yasağı uyguladıktan sonra amiralleri rahat bir şekilde  gözaltına alacaksınız. İzmir Türk Telekom Müdürlüğünü ise ertesi gün saat 10:00  sıralarından elini kolunu sallaya sallaya kontrol altına alabileceksin.' şeklinde  sözler söyledi. Şirin ile Doğan'ı derdest ettik ancak Dülger ile Uşaklıoğlu  gözaltına alınamadı. Tuğamiral Manka, Uşaklıoğlu'nun gözaltına alınması görevini  'Uşaklıoğlu'yla yüz yüze bakıyoruz, onun ailesiyle görüşüyorum. Böyle bir şeyi  yapamam.' gerekçesiyle reddetmişti. Böyle olunca Uşaklıoğlu ortada kalmıştı."

Amiralleri derdest ettikten sonra "İhsan"dan emir almış

Tümamiral Şirin ve Tümamiral Doğan'ın derdest edilmesinin ardından  sorumlusu "İhsan" ile tablet üzerinden yaptığı görüşmede, amiralleri çiğli 2. Ana  Jet Üssü'nün eski Kurmay Başkanı Albay Ramazan Elmas'a teslim etmesi, üsse  gittiklerinde "Yurtta Sulh" parolasının kullanılması yönünde talimat aldığını  iddia eden sanık Yıldız, sıkıyönetim emri geldikten sonra nöbetçi sayısını  artırarak onları teçhizatlandırdıklarını, nöbetçilerin dışında kimseye teçhizat  vermediğini, birliğini dışarı çıkartmadığını aktardı.

FETÖ'nün sözde imamından "öldür" emri

Sanık Yıldız, "Televizyondaki farklı görüntüleri izleyince olayların  gerçek yüzünü gördüm. Darbe planında kan dökülmeyeceği yönünde görüş  belirtilmişti ancak kan döküldüğünü, Boğaziçi Köprüsü'nün tanklarca  kapatıldığını, savaş uçaklarının Ankara'yı bombaladığını gördükten sonra olayları  tekrar değerlendirdik. Uşaklıoğlu beni arayarak, Tümamiral Şirin'i sordu, o  esnada Uşaklıoğlu'na Şirin'in yerini söylemedim. Bana 'Sen kimdensin?' diye  sorunca 'Sizdenim' diye cevap verdim. Sonra beni arayan eski İzmir Emniyet Müdürü  Celal Uzunkaya'ya personel ve araçları dışarı çıkartmadığımı söyledim. 'İhsan'  kod isimli kişi beni aradı, 'Birliğini dışarı çıkart, ölmeden öldür.' diye  talimat verdi. Bu talimatı yerine getirmedim."

 "Akın Öztürk, Genelkurmay Başkanı olacaktı"

Sanık Yıldız, darbe girişiminin başarılı olması durumunda, FETÖ'nün  Genelkurmay Başkanlığına ve Yurtta Sulh Konseyi Başkanlığına eski YAŞ üyesi Akın  Öztürk'ün getirilmesine karar verildiğini ifadesine ekledi.

Mahkeme başkanının, "Kod ismi İhsan olan kişi darbe öncesi seni  Ankara'ya davet etmesi teklifi neden hemen kabul ettin, sorgulamadın?" sorusuna  sanık Yıldız, "Annem Ankara'da yaşıyordu. Uzun süredir de onu görmüyordum. Bu  daveti fırsat bilerek, koşarak Ankara'ya gittim. Toplantıdan sonra yanına  gittiğim annemin elini öptüm, zaten onda kaldım." diye cevap verdi.

"Belki de darbeyi bu yüzden öne çektiler"

Sanık Yıldız, mahkeme başkanının, "Devletin elinde TSK'da FETÖ mensubu  olduğu iddia edilen 600 kişilik bir listenin olduğu ve bunların tasfiye  edileceğine yönelik bir söylemden haberin var mıydı? Bu durum villadaki  toplantıda konuşuldu mu?" sorusuna, "Devletin ya da hükümetin elinde böyle bir  liste olduğu söyleniyordu. YAŞ'tan önce ya da sonra bu simlerin emekli edileceği  konuşuluyordu. Oradakiler, 'Biz bu hareketi (Darbe kastedilerek) yapmazsak, onlar  bize bu hareketi yapacaklar. Belki de darbeyi bu yüzden öne çektiler." şeklinde  yanıt verdi.

Mahkeme heyeti, sanık Yıldız'ın tutukluluk halinin devamına karar  vererek, duruşmayı yarına erteledi.

 İddianame

İzmir'de FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin soruşturma  kapsamında İzmir Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya tarafından hazırlanan bin  300 sayfalık iddianame, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.

İddianamede, Fetullah Gülen'in "birinci" şüpheli olduğu 267 sanığa  "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olma,  TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs"  suçlamaları yöneltilmişti.

Daha sonra hazırlanan ek iddianameyle 3 kişinin daha dosyaya  eklenmesiyle sanık sayısı 270'e yükselmişti.

Yargılananlar arasında tamamı TSK'dan ihraç edilen, "Yurtta Sulh  Konseyi"nce Manisa ve İzmir'de sözde "sıkıyönetim komutanı" ilan edilen tutuklu  sanıklar Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Memduh Hakbilen, NATO  Kara Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Salih Sevil, bornova 57. Topçu Tugay  Komutanı Tuğgeneral Mehmed Nuri Başol, Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı  Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız, Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar  Çamur, Hava Teknik Okulları Komutanı Tümgeneral Ahmet Cural, Ulaştırma Personel  ve eğitim Komutanı Tümgeneral Mustafa İlter, İstihkam Okulu ve Eğitim Merkezi  Komutanı Tuğgeneral Osman Nadir Saylan, Ege Deniz Bölge Komutanı Tuğamiral  Süleyman Manka, Hava Eğitim Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğgeneral Veyis Savaş ile  Gaziemir Hava Sınıf Okulları Komutanı Tuğgeneral Ersal Ölmez de bulunuyor.

  

 

Gölge Gazetesi, Kocaeli Haber, Gebze Haber, Darıca Haber, Dilovası Haber, Çayırova Haber, Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız
Yukarı ↑