Ana Manşet Reklam
Göksel ERKILIÇ
Göksel ERKILIÇ

KENDİ KENDİNİN DOKTORU OLMAK

2 Temmuz 2020 Saat: 11:43

“Her şeyin başı sağlık” fikri yaygın olmasına rağmen coğrafyamızda, bütçe
planlamaları incelendiğinde sağlığa ayrılan payın %1-3 arasında değiştiği önceki yıllarda
görülüyordu. Hastanelere sağlık beklentisiyle koşan ülke halkının umutları, drama dönüşür bu
çelişkiden mütevellit…
O zamanlar doktor sayısı yetersizdi. Teçhizatlar eksikti. İlaç yoktu. Boş yatak
kalmamıştı. Saatlerce muayene sırası bekleniyordu. Hastanede tedavi olmak zulme
dönüştüğünden, bireyin başının çaresine bakması daha huzur verici olacaktır. Bu sebeple
günümüze kadar gelen aşağıdaki çözümler türetilmiştir:
 Ağrıyan yere, soba veya herhangi bir enerji kaynağı üzerinde sıcaktan bunaltılmış
tuğla koymak…
 Çay bardağını ısıtıp, sırt bölgesinin etlerini, ısıtılmış çay bardağının içine
sıklaştırarak acıyı, sızıyı haklamak…
 Paslı çivi batan yeri, sopa ya da sopa misyonu yüklenmiş sert bir gereçle dövüp,
kanı akıtarak tetanos illetinden kurtulacağını düşünmek…
 Baş ağrısını geçirmek için yuvarlak şekilde doğranmış patatesi yan yana
başörtüsüne dizip, başa bağlamak…
 Yanan yere diş macunu, salça sürmek…
 Kafa bir yere çarptığında, şişmesin diye ekmek içini ağızda ıslatıp, lokal olarak
kafayı ovalamak…
 Ayak burkulmalarında, antienflamatuvar etki göstermesi beklenen biftekle,
burkulan bölgeyi sarmak…
“Kendi kendinin doktoru olmak” önemli bir övünç meselesidir ve yukarıdaki tedavi
yöntemlerinden (!) çok daha fazlası mevcuttur. Fakat kendi kendinin doktoru olmak
abartılmamalıdır; had, hudut bilinmelidir.
Normal bir kişinin çıkıp da “Ben kendi kendimin bevliye uzmanıyım” diyerek,
varikosel ameliyatını kendisinin yapmasına izin verilmemeli, gerekirse zor kullanılmalıdır.
Bazı insanlarımız farmakolojik bilgi birikimlerini etrafındakilerle paylaşıp; herhangi bir
kağıda ilaç ismini yazarak ihtiyaç sahiplerine verir.
Yaşanılan rahatsızlığı doktora anlatabilmek, teşhis koyulmasını kolaylaştırır. Hasta
derdini anlatabilmek için olmadık benzetmeler kullanır:
“Geçmiş olsun. Neyiniz var?”
“Sırtım ağrıyor.”
“Nasıl bir ağrı?”
“Ayağa kalktığımda aşağıya doğru bir yük biniyor. Taş koymuşlar da kalkamıyorum
gibi…”
“Taş?”

“Taş taş… Tam doğrulacakken, kızgın demirler sokuyorlar sanki böğrüme
böğrüme…”
“Demir?”
“Demir demir… Tam oturayım diyorum, kancayla yukarıya asılmışçasına kilitlenip
kalıyorum.”
“Kanca?”
“Kanca kanca… Yana yatayım diyorum böyle…”

Doktorlara çok sık iletilen bir şikayet de “Şuramı böyle yapamıyorum”dur. Kolumu
böyle kaldıramıyorum, ayağımı şuraya değdiremiyorum şeklinde olan bu rahatsızlık “O
zaman sen de öyle yapma” denilerek tedavi edilmelidir bence…

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Yazıya Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Gölge Gazetesi, Kocaeli Haber, Gebze Haber, Darıca Haber, Dilovası Haber, Çayırova Haber, Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

HEP BERABER SÖYLÜYORUZ!19 Mart 2024 Saat: 14:54
NE OLUR SUSMA!16 Şubat 2024 Saat: 11:11
AMAN YAZAR DEĞMESİN4 Ocak 2024 Saat: 14:31
DİL EROZYONU29 Eylül 2023 Saat: 14:03
ŞANSA BAK!23 Ağustos 2023 Saat: 17:52
Tüm Yazıları
Yukarı ↑