KORONAYAK

Covid 19 denen bu virüs dünya basınından öğreneli birkaç ay oldu. Ülkemize de yurtdışından gelen vatandaşlarımız aracılığıyla girmiş bulundu.  İlk kez Aralık ayında görülen ve "2019-nCoV" olarak adlandırılan virüs, Koronavirüs ya da Corona Virüsü adıyla biliniyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 11 Şubat'ta koronavirüs kaynaklı hastalığa Covid-19 adını verdi. WHO Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, Covid-19'un "korona"nın co'su, "virüs"ün vi'si ve hastalık kelimesinin İngilizcesi "disease" sözcüğünün d'sinden türetildiğini söyledi.

Paranoyak olmamıza gerek olmadığını düşünüyorum. En yanlış kararları korku ile alırız. Bu yüzden en başta korkmamamız ve sakin olmamız gerekiyor. Yetkililer bizden sık sık ellerimizi yıkamamızı, hijyene önem vermemizi, tanıdıklarımızla karşılaştığımızda sarılmamızı ve öpüşmememizi ve benzeri tedbirlere riayet etmemizi istiyorlar. Psikolojimizin üst solunum yollarından ya da diğer organlarımızdan daha hassas olduğunu hep aklımızın bir kenarına yazmalıyız. Sıkça karşılaştığımız gripte inanın daha çok can kaybı yaşanmaktadır. Fakat gripten korkmuyoruz, çünkü onu biliyoruz. İnsan bildiği şeyden daha az korkarmış. Bir çeşit kanıksama etkisi de diyebiliriz. Ağzımıza taktığımız maskeleri bir de sosyal medyadan, çevremizden duyduklarımız içinde takarsak şahane olur. Her duyduğumuzu herkesle paylaşmamalıyız. Çünkü yanlış bir bilgi bazen hayatları sonlandırabilir. Bu tutumumuz daha iyi koruyucu olacaktır.

Gördüğümüz kadarıyla insanların evlerinden çıkmamaları konusunda uyarılar geliyor, bazı ülkelerde. Hareketliliğimiz hazır kısıtlanmış iken, tam okuma zamanı gelmiş oluyor. Okumak için çok iyi bir fırsat. Bizde okuma ve hobi alışkanlığımızın olmaması, eve kapandığımızda canımızın çok sıkılacağı anlamına geliyor. Eğer ki kitap okursanız; bağışıklığınız güçlenir, kanınız daha deli akar, zihniniz parıl parıl parıldar.

Bu virüs sayesinde Mars’a taşınmayı planladığımız bu çağda, evimizden çıkamaz olduk. Dünya sağlık örgütü kronik hastalıklara ömür boyu ilaç yutturmakla gösterdiği başarısını şimdi gösteremiyor. Beyin nakli yapacağını açıklayan İtalya’da insanların hastanede yatacak yer bulamaması sonucu öldüğü haberlerini okuyoruz. Bir hafta sonu Avm’ye gitme zorunluluğumuzun kalktığını ve hala nefes alıyor olmamızı da gördük. Kapitalizm bu virüse boyun eğdi, kolonya fabrikatörlerine meydanlar kaldı. Medeniyetin sözde merkezi İtalya ciddiyetsiz politikalar sebebiyle vatandaşlarına ihanet etti. Çin Halk Cumhuriyeti, halkına sorumsuz davrandı; önce sorun yok dedi, sonra da sokaklarda köpek tasmaları ile vatandaşlarını topladı. Bir küçücük virüs buna benzer birçok şeyi gözler önüne serdi.  

Pandemik bir hastalık konuşuyoruz epey bir zamandır televizyonda, basında… Bir bakıyorsunuz şarlatanlık saf tutmuş. Bir saat önce ki yapmış olduğu açıklamayı, bir saat sonra başka bir kanalda inkar edenleri görüyoruz. Kelle paça, yumurta gibi bir takım gıdalarla virüsten yırtacağımızı dillendirenleri görüyor gözlerimiz. Kalabalık ortamlardan, ıslak zeminlerden uzak durmamız gerektiğini hemen hemen herkes biliyor.

Çocukları dedeye, nineye götürüp de yaşlı insanları riske atmayın. Komşuya kahve içmeye, Avm’de gezinmeye, arkadaşla buluşmaya gibi etkinliklerden bir süre uzak durmakta fayda var. Pandemi düzeyinde bir enfeksiyon ülkemizi daha az etkilesin diye Sağlık Bakanlığı’nın açıklamalarına uyalım, uymayanları uyaralım.