parkinnn
Eray SARIÇAM
Eray SARIÇAM

Dedem, Karakoç ve Diğer Meseleler

17 Mayıs 2022 Saat: 15:50

Karakoç’u hep rahmetli dedeme benzetirim. Bıyıkları, saçları, yüzündeki kırışıklıklar ve en önemlisi de çok az şahit olduğumuz o gülümsemesiyle. Dedem güldüğünde huzurla ve ümitle dolardı yüreğim. Ben de gülerdim onunla, onun neye güldüğünün hiçbir önemi yoktu benim için. Gülmüştü işte, içten ve sahici gülmüştü. Uzun uzun izlerdim gülüşünü. Gururla gülerdi bazen, mahalledeki akranları yani o yaşlı cami cemaati benim hakkımda övücü bir söz söylediği zaman. Nasıl gülmesin. Mahalledeki arkadaşlarım itlik serserilik peşindeyken ben dedemin ellerinden tutar beş vakit camileri doldururdum. Şimdiki gibi değildim yani hem küçücüktüm hem de koltuğunun altına sığınabileceğim biri vardı hayatımda. Dedemdi.

Dedemi 2016’da kaybettik. Ölmeden önce son akşam beni aramış ama açamamıştım telefonunu. “Sonra dönerim” demiştim. Dönemedim. Sabahına haberini aldım. Şehir dışındaydım. Dedemin yerini 16 Kasım 2021’e kadar hep Karakoç doldurdu. Şiirinin, edebiyatının ve politikasının ötesinde, benim için bıyıkları, saçları, yüzündeki kırışıklıklar ve en önemlisi de gülüşüyle vardı Karakoç. Onun kırk yılın başı da olsa bir fotoğrafına, gülen bir fotoğrafına rast gelmek en büyük mutluluğuydu genç yaşımın. En son İstanbul Üniversitesi’nden ziyaretine gelenlerle fotoğraf çektirmişti. Gülüyordu. O güldü, ömrüm güldü. O güldü, çocukluğum güldü. O güldü, Türkiye güldü.

Güldüğü fotoğraflar, sosyal medyada yayılınca anladım, nasıl hasretmişiz bir büyük şairin gülüşüne. Çağdaşımız bir sahabenin gülüşüne tanıklık ettik sanki. Sanki Ali’nin, sanki Hamza’nın gülüşüydü o. Edebiyatımızdan siyasetimize kadar bir büyük umut kapladı içimizi. Bir kez daha hatırladık, Karakoç ile aynı çağdayız, Karakoç ile aynı şehirdeyiz; Karakoç gibi şiirler yazıyoruz biz de. Onun gülüşüne sığındık adeta, gölgesine… Emniyetli bir alandı Karakoç’un varlığını bilmek, yaşanan onca şeye rağmen; siyasetin ve edebiyat ortamının onca pisliğine rağmen gülmesi (öyle samimi gülmesi) bir umuttu hepimiz için, “daha her şey bitmedi” demekti. O yaşına ve uzunca süren dünya sürgününe rağmen Karakoç gülüyorsa, vardır bir bildiği dedik. İşaret fişeğiydi Karakoç’un gülüşü. Ruhumuzla, bedenimizle, fikirlerimizle bizleri umuda ve tutunmaya davet ediyordu.

Bırakın bu yazı duygusal olsun. Bırakın mübalağa edelim. Bırakın romantik olsun hatta. Türk şiirinin  yarısını toprağa verdik Kasım 2021’de. Karakoç’un vefatının hemen ardından sosyal medyaya baktım, herkes razıydı ondan. İşte bu yüzden çağdaşımız bir sahabe diyorum ona. Bu yüzden Ali Efendimize, Hamza Efendimize benzetiyorum. Ben benzetiyorum ama Twitter’da biraz daha vakit geçirince Karakoç’un ardından bile hakarete varan yorumlar gördüm. Üşenmeden bu insanların/kullanıcıların geçmişlerine bir göz attım. Hiç şaşırtmadı tabii sonuç! Karakoç, sözde Çözüm Süreci için zamanda, “bu bir emperyalist plandır” demişti. İşte Karakoç hakkında ahkam kesenler, şairin “Çözüm’ü baltaladığını” kendilerine dert edinmişlerdi. Karakoç vefat etmeden birkaç gün önce, Türkiye’de toplanan Türk Dünyası Teşkilatı’nın çok önemli olduğunu, ancak yeterince duyurulmadığından şikayetçiydi. İşte Karakoç hakkında ahkam kesenler, Karakoç’un ağzına “Türk Birliği” sözünü almasını kendilerine dert edinmişlerdi. Kısacası Twitter liberalleri Karakoç’un tek derdinin Türkiye ve Türkçe olmasını kendilerine dert edinmişlerdi.

Bu gibi nedenlerden dolayı, Karakoç onlar için sadece, “AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın şiirlerini okuduğu, Diriliş şairi denen…” biriydi. Çünkü ömrünce, şiirlerinde ve fikirlerinde liberallere, NATO’culara, küreselcilere ve Kürtçülere en ufak bir taviz vermedi ve hep bunlarla savaştı Karakoç. Bu yüzden “Türkçe şiirin” doğasında yer yoktu ona. Çok şükür yoktu! Türk şiirinin ta kendisiydi Karakoç. Gülüşü, şiirleri, fikirleri ve yaşadığı “sivil” hayatıyla, Türk şiiri var olduğu müddetçe, Türkçe var olduğu müddetçe -yani dünyanın o son gününe kadar- sığınabileceğimiz bir liman olacak bizlere Karakoç. Tıpkı Kemal Tahir gibi, tıpkı Attilâ İlhan gibi. Tıpkı İsmet Özel gibi. Geriye sadece, onu dünya gözüyle bir kez olsun görememiş talihsizlerin pişmanlığı ve hüznü kalacak. Benim gibi.

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Yazıya Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Gölge Gazetesi, Kocaeli Haber, Gebze Haber, Darıca Haber, Dilovası Haber, Çayırova Haber, Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

Yukarı ↑