Uzun yıllardır yazıları ile Marininevi’nden takipçilerine yol arkadaşlığı yapan Dönüşüm Ustası Mari Camgöz Pektezol, 3D Dönüşüm çatısı altına topladığı deneyimlerini resmi internet sitesinden paylaşmaya başladı.
3D Dönüşüm’ün kurucusu Mari Camgöz Pektezol, ‘Şansım Değişti’ başlıklı yazısında başarı ve şansı değerlendirdi.
Başarılı olmak için çaba gösterirsen şans seninledir. Tembeller için şans diye bir şey yoktur. Montesquieu
Hepimiz daha iyi bir hayatı yaşamak , mutlu olmak, huzurlu olmak istiyoruz. Geleceğimizi düşünüyor bugünden geleceğe maddi manevi yatırımlar yapıyoruz. Bazılarımız bu yatırımları bilinçli farkında olarak yaparken, bazılarımız oluruna bırakmayı hiçbir şey yapmamak ile karıştırıp, yaşamlarını da birilerinin kontrolüne farkında olmayarak bırakabiliyor.
Kimimiz yaşamdan umutlu iken, olumlu beklentiler, hayaller eşliğinde daha iyi bir geleceği yaratmak üzere elimizden geleni yapıyoruz. Kimimiz ise, yaşadığımız geçmiş olumsuzlukları yanımızdan hiç ayırmadan, geleceğin de zaten bu olumsuzluklara bir halka daha ekleyeceğinden emin bir şekilde yaşayıp gidiyor ve günün sonurda “bak gördün mü ben demiştim bunun olamayacağını biliyordum” demenin zaferini yaşayarak günü tamamlıyoruz.
İlginç olan ise bu iki düşünce sistemine sahip kişiler de ne istiyor ne düşünüyorlarsa onu yaşıyorlar. Bazıları çok şanslı olduklarına inanırken bazılarına şansın kendilerine pek uğramayacağını biliyorlar. Peki nedir bu şans? Şansı arkadaşımız yapmak elimizde mi? Şans ile dost olmak ne kadar mümkün?
Yapılan bir araştırmadan* alıntı yaparak ilerlemek istiyorum ;
Bu çalışmada kendisini şanslı hisseden ve şanslı olmadığını inanan insanlara bazı sorular sorulmuş, verilen yanıtlar değerlendirildiğinde dikkat çeken bazı noktaları birlikte inceleyelim, (çalışmanın sadece bir bölümünü buraya ekliyorum, devamını diğer yazılarda diyorum. )
- Şanslı insanların yaşamlarında iyi olayların olmasına dair beklentileri şansızlara göre oldukça yüksek, örneğin
- şanslı insanlar bir sonraki tatillerinde iyi zaman geçirme olasılıkları %90,
- hayatlarında en az bir amaçlarını gerçekleştirmeye dair inançları %84,
- yakın zamanda iyi bir motivasyonel durumla karşılaşma ihtimallerini %70 olarak değerlendirebiliyorlar.
Bu kişilerin genel olarak hayata bakışları çok daha pozitif ve olumlu. Aynı zamanda kontrol edebilecekleri ve kontrol edemeyecekleri konularda da olumlu tutumlarını koruyorlar.
Şansız insanların ise yaşamda olumsuz olabilecek olayları beklenti olasılıkları oldukça yüksek. Neler dersek, yanlış mesleği seçtiklerine dair inançları, yaşamlarına iyi bir insan ile karşılaşma şanslarının çok düşük olduğu, gelirlerinin artamayacaklarına dair emin oluşları, iyi tesadüflerin hep şanslı insanlara denk geleceğine inanmaları, depresyona girme olasılıklarının muhtemel gözükmesi gibi konuları düşünebilirsiniz. Kendilerini şansız olarak nitelendiren kişiler çoğunlukla, tüm olayların kendi aleyhlerine olacağını düşünüyorlar. Bu durum bir süre sonra kişilik özelliklerinden biri haline dönüşebiliyor.
Şanslı kişiler özel veya iş yaşamlarında güneşin her zaman üzerlerinde parlayacağından, şansız kişiler ise üzerlerinde daima bulutların toplanacağından emindirler.
İşte bu emin olma hali işin kilit noktasıdır. Emin olmak bir düşünce şeklidir. Mutlak inandığın, hatta bildiğin, içinde zerre kuşku kırıntısı barındırmayan bir haldir. Burada doğru yanlış diye ayırmak bize düşmez. Göstermek istediğim ise ikisinin de sonuç verdiğidir. Şansı da şansızlığı da kendimizin yarattığı hal bu kadar da açıktır.
Dönüşümün temelinde bilmemiz gereken birşey var ise o da yaşam netlik ister ve mutlak inanç ister. Evren tek bir yanıta sahiptir o da EVET. Sen ne istediğini yarattığının farkında olmaz isen geleni olduğu gibi almak elbet kaderin olacaktır.
Bir örnek ile duruma baksak mesela, karamsar ve gelecekten iyi birşeyler beklemeyen bir kişinin iç diyaloğuna bir bakalım,
Arkadaşları ile birlikte keyifli bir paylaşım içinde ve iyi vakit geçiriyor. Birden içinden bir ses konuşuyor ve “şimdi böyle gülüp eğleniyorsun da biliyorsun ne zaman böyle çok gülsen, eğlensen arkadan durum tersine dönüyor, galiba çok güldüm çok ağlayacağım bunun arkasından” diye düşündüğünü fark ediyor. Ve birden aldığı keyif puff sönüyor, ruh hali karamsarlaşıyor, huzursuzlanıyor, hatta biraz daha gergin bile olup belki de sonraki olayı şimdiden şekillendiriyor, kendini gerçekleştiren kehanet yaşam buluyor. Çözüm ise, bunu düşündüğü an kendini durdursa ve “gayet iyi gidiyor herşey, keyifliyim ve bunun da böyle sürmesini istiyorum öyle de olacak” dese, sizce neyi kaybeder, neyi kazanır. O da biliyor aslında hiçbir şey kaybetmeyeceğini tek kritik ise bunu yapmak ve görmektir.
O olumsuz inancın kırıldığı gün yeni bir oluşumun ilk tohumu atılır.
Şanslı insan başarı olasılığı zayıf da olsa amacına ulaşmak için çaba gösterir, emek verir , çok çalışır, imkanlarını zorlar, üzerine gider ve başarısızlığa direnir. Sihir tam da buradadır. Ben zaten şansızım diye kendini etiketleyen kişi eyleme, harekete geçmez, adım atmaz. Sürekli olumsuz olasılıkları düşünmekten korkularını büyütür ve gün gelir büyük büyük olan korkularının karşısında ezilir, küçülür.
Şanslı insan, kendinin şanslı olduğuna inanan insanın gözü, olumlu sonuçtadır. Aklına gelen bir fikri hayata geçirmek için fırsatlar araştırır, olasılıkları arttırır. Kendisine söylenen her hayır’ı evete yakınlaşma aracı olarak görür. Her deneyiminden bir sonrakine geçerken, nasıl daha iyisini yapabilirim dersini çıkartır. Umudunu korur ve eylemde olur, harekete geçer. Harekete geçtiği için pişmanlıkları yok denecek kadar azdır. Çünkü ilerde yapmadığı için pişman olmanın çok daha ağır ve taşınmaz bir yük olacağını bilir. “Yaptım, denedim ve başardım” demek için emek verir, elinden gelenin en iyisini yapar. Bu kadar eylemde olan bir kişinin sizce sonuç almaması mümkün olabilir mi?
Bu aynı zamanda fiziktir, matematikdir. Etki varsa tepki vardır, ektiğini birgün biçersin, attığın taş bir yere çarpar sana geri gelir, verdiğini alırsın gibi. VE her zaman şuna inanırım 1> 0’dan bunda bir yorum var mıdır? Siz emek verdiğiniz her durumdan, illa ki olumlu sonucunuzu alırsınız. Beklentilerinizi azalttığınız, isteklerinizi netleştirdiğiniz her durum ve emeğinizi ne yöne yönlendirdiğiniz, hazırlıklarınızı ne şekilde yaptığınız ise farkınızı yaratacaktır.
Bu insan ilişkilerimizde de kendisini gösterir. Etrafımızdaki insanlara nasıl davrandığımız ve nasıl karşılık aldığımız ile ilgili bir durumu düşünelim mesela. Bir arkadaş grubuna dahil oldunuz ve güzel bir yemeğe katılacaksınız. Yeni bir kişi ile tanıştırılıyorsunuz ve bu kişinin çok dost canlısı, hoş ve sempatik bir kişi olduğu bilgisi size verildi. Sizin beklentileriniz, o kişiye karşı davranışınızı şekillendirecektir. Etki tepki dedik, dolayısı ile yaklaşımınız ne kadar olumlu ise olumlu geri dönüşler alacaksınız ve belki de o doğru kişi bir gün sizin hayat arkadaşınız olacak kim bilir.
Yargılar, olumsuz beklentiler, bildiğinizden emin olduğunuz o haller yaşamınızı şekillendirirken siz şansı da ya büyütür ya da yok edebilirsiniz. Bazen herşey ne kadar da bize bağlıdır değil mi?
Hayatta başarı her alanda önemli olsa da bunun sağlıklı ve dengeli, sürdürülebilir olanından yanayım Burada şans bize ya yardımcı olur ya da hiç yanımıza uğramaz. Seçim bizdedir.
Şansı yaşamımıza dahil edebilen insanlardan olmak istiyorsak öyleyse deneyeceğimiz birkaç yol var;
- Şanslı olduğumuzu bilmek ve bunun gelecekte de bizimle olacağını düşünmek,
- Başarı olasılığı zayıf bile görünse o şey, o durum için elimizden geleni yapmak, çaba göstermek ve gelen karşılığı görebilmek alabilmek, karşılık verebilmek,
- Başkaları ile olan ilişkilerimizde bizden yansıyanın bize geri geleceğini bilerek bize sunulmasını istediğimiz gibi yaşamı, beklentilerimizi, isteklerimizi karşı tarafa sunmak
İster özel yaşamda ister iş yaşamında olsun bu çerçevedeki insanları gözlemleyin. Şimdi daha farklı bakın onların yaşam tarzlarına. Bir an olsun yargılarınızdan, size sunulan kalıplardan çıkarak özgürce bakın, görün, inceleyin, irdeleyin. Üzerinde düşündüğünüz, emek verdiğiniz, çaba gösterdiğiniz herşey için sonuç alacağınız kuşkusuzdur. Şanslı olmak mı şansız olmak mı?
Şans kapıyı çaldığında evde olmak ve onu içeri davet etmek güzel olmaz mı? Haydi o zaman hazırlık vakti.
*Araştırma 166 kişinin katıldığı bir çalışmadır. Katılımcılar deneyimlerini 0-100 arasında derecelendirerek yanıtlamışlardır. 39 Şanslı, 99 nötr, 28 şansız kişi Kruskal-Wallis analizinin sonuçları üzerinden ilerlenmiştir. Kaynak, Şans Faktörü, Richard Wiseman