parkinnn
Mehmet ÇİÇEK
Mehmet ÇİÇEK

12 EYLÜL KENAN EVREN DARBESİ BİZE NE VERDİ

17 Ekim 2021 Saat: 18:25

"gayem birilerini taciz etmek değil, efkar-ı umumiyede arkadaşlık kurmaktır. cevab-ı müsbetiniz; kalb-i harabı, tamiri temin edeceğinden; dest-i muhabbetinize talibim."

ülkemizde geri dönüp baktığımızda kırılmayan bir kandavası güder misalı bir siyaset olgusu var bu siyaset olgusuda maalesef arada bir ülkemizde telafisi çok zor izler bırakıyor cumhuriyet tarihinin üç ismi menderesiözal ve taip erdoğan bu üç liderde aynı düşüncelerle ülkede refahı getirmeye çalıştılar ancak menders ve özal engelleri aşamadı ömürleri yetmedi veya yetirmediler şimdi ise ellarinden gelse cumhur bşkanı taip erdoğanı bir kaşık suda boğarlar ama taip  maalesef onlar için kolay lokma olmadı gelişen teknoloji taibe avantajda oldu öyleki söylenen yalanlar kurulan tuzaklar anında deşifre edildi ve bozuldu geçmişe şöyle bir baktığımızda

 

12 Eylül 1980, Türkiye’nin tarihini değiştiren darbenin yapıldığı gün. O gün, sabaha karşı radyolarını açanlar, spiker Mesut Mertcan’ın sesini duymuştu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren tarafından hazırlanan Milli Güvenlik Konseyi’nin 1 numaralı bildirisini okuyordu:

“Yüce Türk Milleti! Büyük Atatürk’ün bize emanet ettiği, ülkesi ve milletiyle bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, son yıllarda izlediğiniz gibi dış ve iç düşmanların tahrikiyle varlığına, rejimine ve bağımsızlığına yönelik fikrî ve fizikî haince saldırılar içindedir. Aziz Türk Milleti! İşte bu ortam içinde Türk Silahlı Kuvvetleri, İç Hizmet Kanunu’nun verdiği Türkiye Cumhuriyetini kollama ve koruma görevini yüce Türk Milleti adına emir ve komuta zinciri içinde ve emirle yerine getirme kararını almış ve ülke yönetimine bütünüyle el koymuştur. Parlamento ve hükümet feshedilmiştir. Parlamento üyelerinin dokunulmazlığı kaldırılmıştır. Bütün yurtta sıkıyönetim ilan edilmiştir.

İşte bu, her şeyin değiştiği bir dönemin ilk hamlesiydi. Kenan Evren, o gün radyoda yaptığı 25 dakikalık konuşmada neden bu darbeyi yaptıklarını anlatıyor, sonrasına dair ipuçları veriyordu…

Aziz yurttaşlarım! Silahlı Kuvvetler, aziz Türk Milletinin hakkı olan refah ve mutluluğu, vatan ve milletin bütünlüğü ve gittikçe etkisi azaltılmaya çalışılan Atatürk ilkelerine yeniden güç ve işlerlik kazandırmak, kendi kendini kontrol edemeyen demokrasiyi sağlam temeller üzerine oturtmak, kaybolan Devlet otoritesini yeniden tesis etmek için yönetime el koymak zorunda kalmıştır.

Memlekette her zaman bulunabilen ve özellikle son zamanlarda çoğalan kötü niyetli birçok kişi ve kuruluşlar sizlere yalanlar düzerek, bunun aksini söyleyebilecekler ve menfi propagandalara başvurabileceklerdir. Bunlara asla inanmayınız. Bütün uygulamalar milletin gözü önünde yapılacaktır. Kıymetli vatandaşlarım! Her zaman milletiyle bir bütün ve Türk Milletinin emrinde olan Türk Silahlı Kuvvetlerine ve yeni yönetime karşı yapılacak her türlü direniş, gösteri ve tutum anında en sert şekilde kırılarak cezalandırılacaktır. Vatandaşlarımın birbirlerinin hak ve hukukuna saygılı olmalarını, sevgi içinde kırgınlıklarını unutmalarını, hepimizin bu mübarek topraklar üzerinde aynı haklara sahip bir Türk vatandaşı olduğumuzun idraki içerisinde olarak yeni yönetime yardımcı olmalarını vatanperverlik ve asil karakterlerinden bekler, mutlu ve aydınlık yarınlar dilerim.”

Kenan Evren’in söz ettiği “uygulamalar”, evet ne yazık ki herkesin gözü önünde yapıldı. Yüz binlerce insan gözaltına alındı, aralarında daha sonra vatandaşlıkları geri verilerek ülkelerine gelmeleri sağlanan dönemin bir çok sanatçısı binlerce insan vatandaşlıktan çıkartıldı, gencecik insanlar idam edildi ya da işkenceyle öldüler İdam edilenler arasında öyle birsi vardı ki yakın bir zaman da cumhur başkanı recep tayip Erdoğan televizyon ekranlarında annesine yazmış olduğu mektubu okurken ağlamıştı  henüz 17 yaşında olan ve sırf idam edebilmek için yaşı büyütülerek asılan Erdal Eren, vardı

Şimdi dönüp bakıyoruz 12 eylülün feto darbesiyle ne farkı kaldı darbeyi yapanlar yargılandı darbe milleti ülkemizi iddia etikleri gibi sıkıntılardan kurtarmadı aksine ülkemizin geleceğine adeta ipotek kondu terör örgütlerini çıkardı en önemlisi fotocuları devletin her kademesine yerleştirdi kemik kadrolar oluşturdu en sonunda ise fotocular ülkeyi ele geçirmek istediler

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi ne kalkışan  örgütün 12 Eylül askeri ve 28 Şubat 1997 postmodern darbelerinden zarar görmeyip, daha da güçlenerek devlet yapısını ele geçirdiği ve siyasete doğrudan müdahale edecek  hale geldi

Örgütün devlet kadrolarında etkin hale geldiği donemdeki uygulamalarıyla, kişilere karsı kamu gücünü̈ hukuk dışında örgütsel amaçlar için cebren uyguladığı, devlet kurumlarını birbirine düşman hale getirdiği ve "örgüt üyesi olan-olmayan" ayrımına gitmiştir

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm Anayasal kurumlarını ele geçirmek olan nihai hedefine ulaşabilecek gücü elde ettiğine inandığı, bu öz güvenle nihai hedefe ulaşmaya yönelik eylemlerini arttırdığı, nihai hedefe ulaşmak için başlatılan son sürecin, Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, İzmir Askeri Casusluk, Tahşiye, Selam Tevhid, MİT, MİT tırları ve 17-25 Aralık gibi sahte, hukuka aykırı delillere dayanan kurgu soruşturmalarla başlatıldığı, devletin kurumlarına sızan ve hiçbir hukuki, insani ve ahlaki kaygısı bulunmayan militanlar aracılığıyla gerçekleştirilen bu eylemlere 7 Şubat 2012 tarihinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılması ile hız verildiği, örgütün önemli finans yapı taşlarından birisi olan dershanelerin kapatılması kararının alınması, örgüte yönelik soruşturmaların başlatılması, örgütün özellikle TSK içerisindeki yapılanmasının gün yüzüne çıkması üzerine örgüt lideri ve mensuplarının paniğe kapıldığı, birkaç başarısız denemeden sonra tasfiye edileceği kaygısına kapılan suç örgütünün son bir atakta bulunarak 15 Temmuz 2016 tarihli darbe kalkışmasını hayata geçirdiği görülmektedir."

12 Eylül 1980 askeri darbesine kadar istihbarat kurumlarınca takibi yapılan Gülen ve örgütünün, darbe sonrasında hiçbir adli soruşturma ve takibata uğramadığı ve örgüt hakkında o güne kadar tutulan her türlü arşivleme çalışmasının durdurulduğu dile getirildi.

Gülen hakkında yakalama kararı çıkarılmasına rağmen altı yıl boyunca bu emrin infaz edilmediği ve şüphelinin askeri mekanlar dahil olmak üzere her yerde serbestçe dolaştığı ve altı yıl sonra yakalanan Gülen'in aynı gün bazı bürokratların devreye girmesi üzerine serbest bırakılmıştı

"Siyasi yönden cemaatin oy potansiyeli fazla olduğuna inanıldığı için siyasiler kendisini (Fetullah Gülen) muhatap almış ve bunu fırsat bilerek siyaset alanına zaman zaman yön verip etkili olmuştur."

Fetullah Gülen'in 12 Eylül askeri darbesi öncesi hazırlanan "gözaltına alınacak şahıslar listesi"nde bulunduğu ve darbe sonrasında hakkında arama kaydı çıkarıldığı bilgisi daha sonra ortaya çıkmıştır çeşitli sağlık raporları sunmak suretiyle vaizlik görevine devam etmediği, 20 Mart 1981'de bu görevinden istifa ettiği, hakkında sıkıyönetim komutanlığının koymuş olduğu arama kaydına rağmen altı 6 yıl boyunca yakalanmadığı ve 12 Ocak 1986'da Burdur’da yakalanması sonrasında ise bazı yetkililerin araya girmesiyle 13 Ocak 1986'da serbest bırakılmıştır

Gülen, o dönemde de mevcut siyasi iktidarla iyi ilişkiler geliştirerek rakibi olarak gördüğü dini cemaatleri bastırıp onlardan doğan boşluğu doldurmuş, gelişip büyümek, 'altın nesil' olarak vurguladığı mensuplarının devleti ele geçirip paralel bir devlet mekanizması oluşturmaları için uygun bir ortam yaratmıştır. Menfaatine uymadığı, kendisine rakip olarak gördüğü zamanlarda ise başta kendisine bağlı medya organları ve devlet içerisine yerleştirdiği mensupları olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarıyla, iktidarla TSK’yı, TSK ile halkı ya da halk ile iktidarı karşı karşıya getirmeye matuf her türlü faaliyeti desteklemiş ya da bizzat organize etmiştir."

Darbelerden etkilenmemek ve sempati kazanmak adına her askeri müdahale öncesi ve sonrası ordu lehine sürekli açıklamalar yapan Gülen'in, özellikle Genelkurmay başkanları ve TSK hakkında övücü sözler sarf etmeye özen gösterdiği, bu sayede suç örgütünün ülkede gerçekleşen hiçbir ihtilalden olumsuz etkilenmediği, tersine her askeri darbeden sonra daha da büyüyerek güçlendiği, küresel güçlerle ilişkisi bariz bir şekilde anlaşılmaktaydı.

Cemaatin, terörizme yönelen üçüncü aşamasının, 28 Şubat 1997 postmodem darbe vakasından sonraki süreç "Bu evrede Fetullah Gülen yurt dışına kaçmıştır

Evet bukaçışta gösterdiki feto taiple başa çıkamıyacaktı gözü yemedi son hamlesi 15 temmuzda ülkemize bir zarar verdyse gülen açısından hüsran olmuştur şimdi ülkemizdeki gelişmeler ebaktığımızda halen gülenin fganları hergün bir oyun sahneye koyuyor ancak anında oyunlar bozuluyor son sahneye koydukları oyunda maalesef seyirci bulamadı elleride  bomba gibi patladı

Neymiş oyun Siyasi cinayetler işlenebilir önünü arkasını düşünmeden edinnen bir söz bu iddialar üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında, Kemal Kılıçdaroğlu ve Koray Aydın bilgilerine başvurulmak üzere ifade vermeye davet edildi. Bekleyelim görelim sonuç nereye varacak

 

Ey insan kaf dağı kadar yüksekte olsanda.Kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma...Herşeyin bir hesabı var üzdüğün kadar üzülürsün.hoşça kalın en kısa sürede görüşmek üzre

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Yazıya Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Gölge Gazetesi, Kocaeli Haber, Gebze Haber, Darıca Haber, Dilovası Haber, Çayırova Haber, Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

DOSTA DOĞRU10 Ekim 2023 Saat: 17:25
UNUTULMAYAN DOSTLUK VE ARKADAŞLIKLAR7 Eylül 2023 Saat: 18:06
Dosta doğru...26 Ağustos 2023 Saat: 13:44
Cimer bir nimettir17 Ağustos 2021 Saat: 16:59
Tüm Yazıları
Yukarı ↑