Gebze'nin menfaati, çıkarı, geleceği söz konusu olunca ''kaç kişi el kaldırır'' desem, sanıyorum şü süreçte üç beş kişi hariçhemen herkes el kaldırır. Ya da ben öyle olmasını temenni ediyorum.
Ancak işin içine siyaset girince durum değişebiliyor. Bunun somut örneğini askeri kışla planlamasına onay verenlerin varlığından görebiliyoruz. Böyle durumlarda anlaşılıyor ki, ''Gebze Sevdalılığı '' aslında hikaye.
Gebze'nin menfaatini, geleceğini düşünmek sadece laf... Lafazanlıktan başka bir şey değil.
Konu malum...
Gebze kışlası yeniden planlanarak içinde barınacak yapılar ve ticari alanlar aşağı yukarı netleşti. Yani Gebze'ye karşı bir takım siyasilerin aslında gerçek niyetleri de netleşmiş oldu. Gebze'yi zerre kadar düşünmeyen bir niyet ortaya çıktı.
Konuya biraz balıklama daldık. Önce şu kışlanın hikayesini kısaca hatırlatayım. Zira başından beri olup biten tüm aşamaları yakından takip ediyorum ve bir süre önce de bu yönde yazmıştım. Tapçu alayı lav edildikten sonra 600 dönüm kocaman arazi önce kamuya geçti, ardından TOKİ'ye. Ve sonra TOKİ üzerinden bir süre Ali Ağaoğlu'na gitti geldi. Devasa bir kent yapılacaktı araziye. Yerel erklerin baskısı sonucu önce Ağaoğlu devre dışı bırakıldı ve yeniden TOKİ çanları çalmaya başladı.
TOKİ buraya oldukça lüks konutlar inşaa edecekti. Bir milyon liranın üzerinde satılacak lüks daireler yapılacaktı. Ancak TOKİ'nin asıl amacı dar gelirliyi konut sahibi yapmak olduğundan ve Gebze'ye yoğun insan ve araç göçü geleceğinden , ilçemizin bunu kaldıramayacağı düşünülerek bu fikirden de vaz geçildi.
Arazi bu kez TOKİ'den alındı.... Devreye Kocaeli Büyükşehir Belediyesi girdi. Şehircilik Bakanlığı'ndan arazi Büyükşehire geçti.
Gebze için hayati önem taşıyan bir arazi, bir şekilde Gebzelilere bırakılmalıydı. Başkan Tahir Büyükakın konunun ciddiyetinde planlar yapıyordu. Bu arada , Gebze'den de çeşitli siyasiler, dernek ve STK temsilcileri, Gebze Sevdalıları Gurubu , Büyükakın'ın kapısını aşındırıyor, önerilerini , beklentilerini sıralıyorlardı.
Ve , '' arazi Gebze'nin tüm kamu kurumlarını bir araya toplasın'' fikri öne çıktı. Kaymakamlık, belediye, vergi dairesi , milli eğitim, müftülük , başta olmak üzere tüm kamu kurumları oraya inşa edilecek, vatandaş tek bir konumdan işlerini görecekti.
Tam o noktada bir de dini tesis yapılması fikri ortaya atıldı. Yüksel Yaylak ve İbrahim Çiçek gibi Gebze'de bilinen kanaat önderlerinin oluşturduğu dernek, Çamlıca örneğinde büyük bir külliye yapılması için harekete geçtiler.. Bu yönde Başkan Büyükakın'la epey görüşmeleri oldu ve onay alındı.
Şimdi buraya kadar her şey iyi, ala ve Gebzelilerin menfaatine olan gelişmeler.
Tam o esnada bir gelişme daha oldu; Gebzeli bir grup siyasetçi, galericilerden bahsetmeye başladılar. İş Ankara'ya kadar gitti. ''Galericiler Bloku olmalı '' baskısı Ankara'dan Büyükşehir'e iletilince , Büyükakın çaresiz planlamaya dahil ettirdi.
Anlayacağınız Gebze'nin gerçek sahipleri, Gebzeliler yine devre dışı bırakıldı. Millet bahçesi, deprem toplanma merkezi, kamu binaları derken, hiç hesapta olmayan galericiler dahil edildi araziye.
Şimdi o planlama devreye girerse sadece Gebzeli galericiler toplanmayacak oraya. Parasını veren düdüğüçalacak. İzmitten, İstanbul'dan da gelecek galerici. Parası olmayan, gücü yetmeyen galerici ise yine Bağdat Caddesi'nde , mahalle arasında ekmek bekleyecek.
İşin garibi de şu ; Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz ile AK Parti Gebze İlçe Başkanı Recep Kaya ise tüm bu gelişmelerin başından beri dışında tutuldu. Büyükgöz'de, Kaya'da planlar onaylandıktan sonra bilgi sahibi oldular. Şayet böyle olmasaydı sesleri çoktan çıkardı.
''Galericiler işi yanlış'' derlerdi. Tabi diyebilirselerdi