
Ortalığı kasıp kavuran salgın, çat kapı dayanınca hanemize, yorgun vücudum biraz mola verdi. Neredeyse dört gün boyunca yatak yorgan altında " ter - ateş , grip -nezle " dans etti üzerimde. Bundandır ki , heybemde birikti konular.
Oysa gündemde olan konular çoktu. Metroyu yazacaktım. Yaşamını kaybeden Bilir Ailesi'nin dört ferdine değinecektim.
Bir de Kızılay vardı...
Tam da Kızılay Gebze Başkanı Celalettin Kurt'un kahvaltılı toplantısına dair gözlemlerimi yansıyacaktım ki, olmadı. (Toplantı haberini bile Levent Başkan’ın 41kocaeli sitesinden arakladık. )
Sanki gök yarıldı da; yeryüzüne inen yağmur damlacıkları tümden ter oldu boşaldı başımdan aşağıya.
Neyse ki , Kızılay'ı yazmak aklıma gelince gazetecilik sorumluluğum ağır bastı çıkabildim döşekten.
Nitekim bizi 47 yıldır meslekte bilenler bilir. Özellikle yemekli , kahvaltılı toplantılara katılınca " yediğim kàr " diye düşünenlerden olmadık. Mutlaka haberimizi veya makalemizi okudu davet verenler de kamuoyu da. Yol gösterip mesleğe adapte etmeye çalıştığım genç arkadaşlarımıza da ince bir nüans olarak öğretmeye çalıştım bu ilkemi.
Gelelim Kızılay'a...
Üç yıl önce piyasaya çıkan; Cezaevi yaşanmışlıkları ve gerçekleri kaleme aldığım kitabım " Malta Gezgini" ile o günden bugüne katıldığım bütün fuarlarda, elde edilen geliri kuruşuna dokunmadan bağış yapan, hayır - hasenat işlerine özel ilgi gösteren biri olarak , Kızılay vb. kurumları yakından takip ediyorum.
Kızılay Gebze Şubesi'ni ise neredeyse ilk gününden beri bilirim. İyi bilirim.
Ertan Tunçel'den Oya Tunçel'e uzanan bir kırk yıl vardır. Bu muhteşem karı kocanın, bu kıymetli Tunçel çiftinin kuruma katkılarını bilenlerdenim. Ayrıca takdir edip alkışlayanım.
Zira ; 99 depremindeki çalışmalarını , 6 Şubat'taki hizmetlerine şahidim. Sıfırdan aldıkları Kızılay'ı Gebze'de nasıl bir noktaya , nasılda özveri ile taşıdıklarını herkes bilir. Ayrıca acizane insanı katkılarımı ve basın desteğimi de Oya Tunçel abla bilir.
Gelelim bugüne..
Yeni yapılanmasıyla hizmetine devam eden Kızılay Gebze Şubesi'ne...
Kızılay mı Celalettin Kurt'a güç katacak, yoksa Kurt mu Kızılay'a..?
Şüphesiz Kızılay, Celalettin Kurt'tan yararlanacak, güç kazanacak. Bu denli keskin düşüncemi yansıtmamdaki sebep, yine Başkan Celalettin Kurt'un gerçekleştirdiği çalışmalar ve Kurt'un bölgemizdeki etkin nüfusu ve tanınmışlığıdır.
Gebze'ye mal olmuş " Kurt Ailesi"nin bireyi olması hasebiyle de , tartışmasız büyük güven taşımaktadır. Anlayacağınız Celalettin Kurt'un Kızılay başkanlığı kimliğine, makamına, etkinliğine ihtiyacı da yoktur. Para pulla işi olan adam değildir.
Bundandır ki; Sekiz buçuk ay önce kongreyle görevi devir alan Kurt'un enerjisi, iyi niyeti , vizyonu, insani ilişkileri ve mücadelesi, Gebze Kızılay'a bu sürede çok farklı paradigmalar kattı.
Geçen sekiz aydan bu tarafa gelecek olursak ; daha geçenlerde Mevlana’da içimizi yakan o meşhur binanın yan yatıp dört canın şehadete erdiği olay var. Bilir ailesi için her kurumun seferber olduğu 19 saat boyunca ve sonrasında da , Kızılay'ın fedakârlığını dünya gördü. " Şafakta, önce ateş yakan güneş batmadan çorba dağıtan Kızılay, " Kurt' un yüksek performansı ve ekibinin uyumu neticesinde başarı sergiledi.
Bir de ekip ruhu var.
Celalettin Kurt zeki adamdır. Nerede ne yapması gerektiğini iyi analiz eder..
Akıllıdır. Düzenlediği basın toplantısına bile kimleri davet edip ne elde edeceğini bilir. Hesabı kitabı nettir.
Ekibini kurarken de Gebze'nin tomografisini çeken bir liderliği ortaya koyduğunu hissettirir. Mesela ; Gebze İlçe Sağlık Müdürü Dr. İlhan Kadıoğlu gibi çok önemli bir değeri yönetimine almış olması, Kızılay Gebze'nin hassasiyetini gösterir. Bununla birlikte ekibi oluşturan diğer isimler ve onlarca Kızılay gönüllüsü, bir " gönül harekatı " durumuna gelmiştir.
Dönelim basın toplantısına; Birbirinden deneyimli ve önemli kalemler davetliydi. Katılan bütün Gazeteciler meslekte deneyimli , isim yapmış , old isimlerdi. " Kinden, nefretten, fesatlıktan , kıskançlıktan ırak " , gönülleri insan sevgisi ve meslek aşkı dolu gazeteciler bir aradaydı.
Sorularda ufuk açtı, Kurt'un kendisini ifade etmesine katkı sundu.
Mesela Adalet Bora'nın kan merkezi sorusu yerindeydi. Levent Altun'un yerel idarelerle dayanışma sorusu da öyle. Geçirdiği sağlık problemlerine rağmen mesleğinden kopmayan Aktan Uslu'nun konuşturan soruları da yerindeydi. Kaşif Şahikesen ile Nihat Yıldırım'da akli konuştular.
Peki Kurt ne dedi, ne anlattı?
Özetleyeyim ; Gebze'de Kan Bankası ve Lojistik Merkezi kurulmasına vurgu yaptı. Kızılay'ın önemine ve hedeflerine değindi. Bazı hayır kurumları ile Kızılay arasındaki farka dikkat çekerken, doğru adresin Kızılay olduğunu ima etti.
Sonuç ; Celalettin Kurt'u yalnız bırakmayın. Kızılay'a mutlaka el atın, omuz verin, destek olun.
Çünkü ; Gebze Kızılay'ın güçlü olması, yarını meçhul Gebze'de, yarınların daha güvenli olmasına delalet eder.