Örgütün tehdit ve baskılarından dolayı binlerce kişinin yerinden olduğunu belirten Yapıcıoğlu, “Sadece Şemdinli'den 10 bini aşkın insanın sınırı geçip Irak Kürdistan'ına geçtiğini biliyoruz. Şu anda Silvan'da bazı mahalleler tamamen boşaldı. Tehdit ve baskılarla evlerini boşalttı insanlar. Oralarda hayat felç olmuş durumda. Diyarbakır Sur ilçesinde de benzer bir tablo var. 1 Kasım seçimlerinde Türkiye'nin her yerinde katılım oranı yükselmişken şiddetin olduğu yerlerde 7 Haziran'a nazaran katılımın düşmüş olması bunun en önemli göstergesidir” dedi.
 
HALK FATURAYI HDP'YE KESTİ
1 Kasım seçimlerini ve bölgede terör örgütüne yönelik operasyonları değerlendiren Yapıcıoğlu, terör faaliyetlerinin seçim sonuçlarını etkilediğini söyledi. Vatandaşın çatışmaları artıran tarafa tavrını koyduğunu belirten Yapıcıoğlu, seçimlerden ortaya çıkan tablonun bunun göstergesi olduğunu belirtti. Parti olarak seçimlere katılmadıklarını hatırlatan Yapıcıoğlu, Hüda Par üzerinden oynanmak istenen oyunları bu şekilde bozduklarını söyledi. Yapıcıoğlu, “Memleketi kaos ortamına sürüklemeye çalışan bazı kişilerin bizim üzerimizden de oyunları olduğu düşüncesiyle seçimlere girmeme kararı aldık. Seçimlerden sonra ortaya çıkan tablo ve seçim sürecinde yaşanan gelişmeler de bu kararımızın isabetli bir karar olduğu gösterdi. Aldığımız bu karardan dolayı pişman değiliz” diye konuştu.
 
DEVLETİN GÖREVİ KORUMAK
Bölgede yürütülen operasyonlara da değinen Yapıcıoğlu, “Operasyonların şehir içinde olması vatandaş için hoş bir şey değil. Günler süren sokağa çıkma yasakları vatandaşı olumsuz etkiliyor. Ama neticede terör gibi vatandaşın canına kast eden bir yapı varsa güvenliği tehdit edecek şekilde mayın döşenip, hendekler kazılıyorsa, devletin en önemli görevlerinden bir tanesi de vatandaşı korumaktır” dedi.
 
Sürecin muhatabı halk olmalıdır
Terör örgütü tarafından bozulan Çözüm Süreci'yle ilgili olarak vatandaşların temel haklarının pazarlık konusu yapılmasına karşı olduklarını dile getiren Yapıcıoğlu, “Çözüm mutlaka olmalıdır. Ancak vatandaşların temel haklarını herhangi bir şarta bağlamak doğru değildir. 'Bundan sonra muhatap bütün halktır' sözü soyut bir kavramdır. 78 milyon vatandaşın kapısı tek tek çalınıp talepleri alınamayacağına göre bölgede halkın temsilcisi olabilecek siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları vardır. Sisteme neşter vurularak halkın talepleri dikkate alınmalıdır" diye konuştu.